Grunge akımının Nirvana ve Soundgarden ile birlikte en önemli grubu olan Pearl Jam'in kariyerindeki en iyi parça diyebileceğimiz Jeremy, aynı zamanda insanı her seyredişte daha fazla etkileyen olağanüstü bir videoya sahip. Ve videonun hikâyesi de en az şarkının kendisi kadar ilgi çekici. İlk olarak solist Eddie Vedder, arkadaşı olan fotoğrafçı Chris Cuffaro ile herhangi bir parçalarına bir video çekmek için anlaşır. Plak şirketi (Epic) de "Ten" albümünden istedikleri bir şarkıyı kullanabileceklerini söyler. Ve fakat Cuffaro "Jeremy"yi seçince, single olarak düşünülmeyen bu parçanın videosunu finanase etmeyeceklerini, çok istiyorsa maliyeti Cuffaro'nun kendisinin üstlenmesini isterler. O da mobilyalarını, gitar koleksiyonunun yarısını vs. satarak parayı toplar ve videoyu kotarır. Ama 6 ayda çektiği video Epic tarafından reddedilir ve hiç gösterime çıkmaz. Sadece kendi web sitesinden ulaşılabilen o gizemli video burada..
Bu arada Cuffaro videosunu tamamlarken Epic de "Jeremy"yi single olarak yayımlamaya karar verir. Yönetmen Mark Pellington ile anlaşılır ve onun, herkesçe bilinen, yüksek bütçeli muhteşem çalışması ortaya çıkar. Videoda, Jeremy'yi canlandıran genç aktör Trevor Wilson'ı, adeta bir kolajı andıran hızlı resimler içinde ormanda tablolar yaparken, ailesiyle bir akşam yemeğinde şiddetli bir kavga ederken, sınıf arkadaşlarının alaycı gülüşlerine maruz kalırken vs. görürüz. Videonun bu kısımları tam bir estetik duygusuyla çekilmiş stilize sahnelerden oluşur ve araya Eddie Vedder'ın şarkı söylerkenki etkileyici görüntüsü, yakın plan çekimlerle serpiştirilir. Aynı zamanda ekranda "problem, sıkılmak, akran, zararsız, genç" gibi kelimeler bir görünüp bir kaybolur. Bunlar arasında en dikkat çekici olanı ise "Genesis 3:6" ibaresidir, zira İncil'de ilk günahın ve Adem ile Havva'nın hikâyesinin anlatıldığı bölüme referans teşkil eder.
Şarkı yoğunlaştıkça Jeremy'nin hal ve hareketleri giderek eksajere olmaya başlar ve onu büyük bir yangının önünde, Amerikan bayrağına sarılmış bir şekilde, kameraya bakarken gördüğümüz plan ile birlikte işlerin çığrından çıkmaya başladığını anlarız. Final sahnesinde Jeremy üzeri çıplak bir şekilde sınıfa girer, bir beyzbol topunu hocaya doğru atar. Sınıfın önünde durur ve cebinden çıkardığı tabancasını ağzına dayayarak kendi kafasını uçurur (bu sahneden hemen önce Vedder'ın parmağını bir silah gibi doğrultarak kendi şakağına götürdüğü de görülmektedir). Ardından son görüntü olarak muhtemel tüm acımasız hükümlerin ve sert ifadelerin karalandığı o "karatahta"lardan biri, tavandan sarkmış bir şekilde sallanırken gösterilir.
MTV versiyonunda Jeremy'nin intihar ettiği an yer almaz, sadece sınıf arkadaşlarının üzerine sıçrayan kanlar yakın çekimlerle seyirciye gösterilir. Bu kısımda hareket etmeyen öğrenciler yüzünden çoğu hayran, Jeremy'nin kendisini değil sınıf arkadaşlarını öldürdüğüne inanmak istemiştir ama Pellington bunu şiddetle reddeder. Zaten klip boyunca "hareket eden" yagâne insan Jeremy'dir ve diğer herkes bilinçli bir şekilde onun hayatındaki birer tablo gibi sunulmuştur. Dolayısıyla sadece donmuş öğrenci görüntüleri yüzünden böyle bir çıkarım yapmak doğru değildir.
Üzerine daha çok şey yazılabilecek olan video, adeta lanetli bir başyapıttır. Çünkü sonraki yıllarda gerçekleşen kimi "lise katliam" haberlerinde sık sık adı anılmış, hatta 1996 yılında Washington'da gerçekleşen Frontier Junior High School olayında öğretmeni ile iki arkadaşını öldüren 14 yaşındaki Barry Loukaitis, mahkemede direkt olarak videodan etkilendiğini söylemiştir. 1999 yılındaki meşhur Columbine hadisesinden sonra ise MTV ve Vh1 videoyu çok nadiren yayınlamaya başlar.
Şarkılarının birer video olarak hatırlanmasını istemeyen grup üyeleri de, 1998 yılına kadar başka herhangi bir parçalarına video çekmemiştir.
Özetle, 1993 yılında "En iyi müzik videosu" dâhil olmak üzere 4 dalda MTV Müzik Ödülü alan "Jeremy", üzerinden yüz yıl geçse bile sahip olduğu ruh sayesinde her daim canlı ve etkileyici olarak kalacak olağanüstü bir sanat eseri..
2006 yılının en ilginç ve beklenmedik indie başarılarından biri, Albuquerque doğumlu Zach Condon'ın tek kişilik projesi olarak başlayan Beirut'a aitti. "The Gulag Orkestar" adlı söz konusu albümün zengin muhteviyatında Orta Avrupa Çingene müziklerinden The Decemberists tarzı lo-fi indie-folk'a, psychedelic deneylerden yumuşak pop parçalarına kadar uzanan oldukça zengin bir çeşitlilik görülüyordu. Böyle bir karışımı eline-yüzüne bulaştırmadan, kıvamı tutturarak gerçekleştirmek çok zor olmasına rağmen pek çoklarına göre (ki buna biz de dâhiliz) Condon ve arkadaşları bunu başarmıştı. Bir yıl sonraki "The Flying Club Cup" ilki kadar ilgi görmese de en az onun kadar nitelikli bir albümdü ve grup, bu çalışmanın ardından diskografisinde 4 yıllık bir ara verdi. Uzun zamandır beklenen ve nihayet 30 Ağustos'ta piyasaya çıkan "The Rip Tide" ise kanaatime göre şimdiye kadarki en iyi albümleri..
20'ye yakın enstrümanı tek başına çalabilen Condon'ın bizzat kendi çaldığı nefesliler, akordeon ve ukulele ile dikkat çeken açılıştaki "A Candle's Fire"dan kapanıştaki "Port of Call"a kadar zengin armoniler, dinleyeni hemen yakalayan nefis melodiler ve The Magnetic Fields tarzı olgun bir vokal ile bezeli albümde, Condon'ın doğduğu topraklara saygı duruşunda bulunduğu "Santa Fe" gibi olağanüstü pop şarkıları da var. Sanki Arnavut kaldırımlı bir Doğu Akdeniz köyünün deniz kenarındaki bir kafe'sinde kokteyl içerken yazılmış ve başka bir zamana aitmiş gibi görünen, eli-ayağı fazlasıyla düzgün bir albüm "The Rip Tide".. 8/10
Naçiz kanaatime göre tüm zamanların en iyi birkaç pop şarkısından biri olan bu müthiş klasiğin, aynı zamanda kendi kalibresinde bir videosu var. Genç Hollywood dehası David Fincher'ın sayısız harikasından biri olan videoda George Michael'ın kendisi hiç görünmezken, dönemin ünlü süpermodelleri Cindy Crawford, Naomi Campbell, Linda Evangelista, Christy Turlington ve Tatjana Patitz, 3 erkek modelle birlikte şarkının sözlerine playback yapıyor. Videonun genel anlamda tarzı ve görsel atmosferi, kameranın (Jeff Cronenweth tarafından) dinamik bir şekilde kullanılışı, ortaya çıkan resimler vs. harikulade ama en önemli özelliği, bir magazin notu.. O dönemlerde "Faith"in klibinde yer alan ve adeta George Michael ile özdeşleşen 3 şey burada yok ediliyor: Deri ceketi yanıyor, gitar parçalanıyor ve jukebox patlıyor. Bu görüntüler aynı zamanda Michael'ın, zirveden başlayan kariyerinin sonraki yıllarda gideceği yolu da bir anlamda sembolize ediyor. Tek kelimeyle olağanüstü..