31 Ağustos 2011 Çarşamba

The Stone Roses - Second Coming (1994)


The Stone Roses'ın 1989'da yayımladığı self-titled debut'su, bu blogun yazarına göre "tüm zamanların en iyi 100 albümü" listesinde 1. sırada bulunuyor. Evet, Ali Ece ile birlikte ülke sathında bu yargıda olan tek insan muhtemelen bendenizim ama bu blogun misyonlarından bir tanesi, takip edenlerin de bileceği üzere (çoğunlukla) "underrated" çalışmalara yer verip, mümkünse gözden kaçan kıymetlerine selam durmak. İşbu yüzden benim için The Stone Roses söz konusu olduğunda ilk albümdense, uzun (5 yıl) bir bekleyişin ardından genel olarak hayal kırıklığı ile karşılanan bu ikinci ve son albümlerine daha önce yer vermek çok daha anlamlı olur kanaatindeyim.

"Second Coming"in erdemlerini saymaya nereden başlamalı? Bir kere, siftahını tüm zamanların en iyi albümlerinden biriyle yapmış (ve Madchester akımının ateşleyicisi olmuş) bir grubun, ikinci işleri için 5 yıl beklemesi, yakaladığı popülarite vesilesiyle "parsayı toplamayı" düşünmemesi inanılmaz bir olay. İkincisi, grubun, aradan uzun bir zaman geçmiş olsa bile ilk albümden sound olarak bu kadar farklı bir şey denemesi, başarıyı getiren (ve patenti kendilerinde bulunan) formüle sırtını çevirmesi de çok büyük bir erdem. Sonuçta kendini tekrar eden ve hayranlarının da bu durumdan gayet memnun olduğu çok sayıda grup mevcut, ki bunların başında Oasis'i sayabiliriz. Hatta, çekirdek dinleyicilerin "şirazeden çıkıldığı" zaman tepki verdikleri de, müzik endüstrisinde sık görünen bir durum.. Metallica "Load"u yaptığı zaman hayranları çok büyük tepki göstermiş, bunun üzerine onlar da ne kadar ilke yoksunu olduklarını kanıtlayarak alelacele "Reload"u kotarmış ve söz konusu hayranların "gönlünü almaya" çalışmıştı, hatırlayınız. Bu ve benzeri örnekleri düşününce The Stone Roses'ın ne kadar büyük bir grup olduğu, kendini her albümde yenilemeye çalıştığı, içinden ne geçiyorsa onu yaptığı ve gerisini umursamadığı net bir şekilde görülüyor.

Bunların yanı sıra, "Second Coming"in, piyasaya sürüldüğü 1994 yılının müzikal konjonktürü açısından da çok farklı bir yerde durduğunu söylemek lâzım. Hatırlayacak olursak o dönem Britanya, Suede'in başını çektiği, Pulp, Oasis, Blur, Radiohead gibi grupların da hakkını fazlasıyla vererek iştirak ettiği Britpop akımının etkisindeydi. Okyanusun öte yanında ise Madchester'ın cenaze namazını kıldıran ve Nirvana ile Soundgarden'ın elebaşısı olduğu Grunge akımı almış başını gidiyordu. Boston menşeli gruplar (Belly, Throwing Muses, The Lemonheads vs.) bir grup, Bristol çıkışlı Massive Attack, Portsihead, Tricky gibi isimler başka bir gruptu. İşte The Stone Roses öyle bir konjonktür içinde, bu akımların ve diğer popüler müziklerin hiçbirine yüz vermeyen, blues tınılarının hakim olduğu gitar ağırlıklı acayip bir albüme imza atmıştı. Dolayısıyla grubun tıpkı 1989'daki gibi avant-garde (öncü) bir topluluk olduğunu bir kez daha gösteren "Second Coming", başyapıt denebilecek bir albümde bulunması gereken tüm (müzik dışı) erdemlere sahip, önce bunu bir yere koyalım.

Peki müzikal olarak ne diyebiliriz? Her şeyden önce Ian Brown'un vokallerinin, ilk işlerine göre çok daha arka planda olduğunu, sahnenin çoğunlukla John Squire'ın inanılmaz gitar riff'lerine ve Mani'nin bass grove'larına bırakıldığını belirtmeliyiz. Ve rahatlıkla söylenebilir ki, bir kez dinleyenin aklından zor çıkacak çok sayıda klasik şarkı var albümde. Müzik tarihinde özel bir yerde duran, kolay kolay taklit edilemeyecek (nitekim hiç kimse etmedi), kendine has bir ruh hâli olan bu eşsiz albüm, pop/rock dinleyen her müzikseverin arşivinde bulunmalı.. 10/10

24 Ağustos 2011 Çarşamba

R.E.M. - Lifes Rich Pageant (1986)


Michael Chapman ve Archers of Loaf'un ardından yılın bir diğer reissue albümü R.E.M.'den geliyor. 1980'lerin başındaki müzik konjonktüründe kendisine makul bir yer edinip üst üste ("Murmur" ve "Reckoning" gibi) müthiş albümler yaratan grup, üçüncü uzunçaları "Fables of the Reconstruction" ile oldukça karanlık sulara girdikten sonra tam tersi, neşeli ve çağdaş bir albümle geri dönmüştü. Daha önce John Mellencamp ile de çalışmış olan Don Gehman'ın prodüktörlüğünde, grubun eski hard rock günlerine dönüşünü gösteren şarkıların yanı sıra, mid-tempo hitler ve ballad'lar da 37 dakikalık albüm boyunca adeta resmî geçit yapıyor. Şarkı sözlerinde ise Michael Stipe'ın politik takıntılarının gittikçe yerine oturduğu görülebiliyor. Grubun bugün bile en iyi şarkılarından biri olan "Superman"i de ihtiva eden albüm, belki diskografilerindeki en iyi işleri arasında ilk bakışta sayılmayabilir ama bu durum, sahip olduğu değeri görmezden getirmemeli.. 9/10

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Best Music Videos Ever #11: Take on Me

1980'ler, gençlerin "Duran Duran'ciler" ve "A-ha'cılar" olarak ayrıldığı dönemlerdi. Daha yaşımız küçük olmasına rağmen her ikisini de reddedecek kadar müzik zevkine sahip olduğumuz için bugün geriye bakıp gurur duyduğumuz bu kısır çatışma, gruplardan ikisine de bir şey kazandırmadı belki ama zaten "Blur vs. Oasis" gibi keskin bir ayrım da değildi bu. Her ne kadar bu ikisi arasında Duran Duran'in daha fazla akılda kalan, daha güzel şarkılara imza attığını rahatlıkla söyleyebilecek olsak da, söz konusu iki grubun kariyerlerinin toplamından çıkan en başarılı iş, kesinlikle bu video. O zamana kadar kliplerde pek kullanılmamış rotoskopi (video filmini önce çekip, sonra frame frame oynatıp, her frame'in üzerine kâğıt koyup çizerek kopyalamak) yöntemini kullanması ve bunu son derece naif ve sıcak bir öykünün içine yedirmesi nedeniyle, bir kez seyredenin aklından kesinlikle çıkmayacak bir deneyim sunuyor "Take on Me" (ki söz konusu yöntemle tam 16 hafta uğraşılarak 3000'den fazla frame kopyalanmıştı). İşin yaratıcısı olan yönetmen Steve Barron ise, Michael Jackson'dan "Billie Jean" ve Dire Straits'ten "Money for Nothing" başta olmak üzere çok tanınmış videoların sahibi olan önemli bir isim.

1986 MTV Müzik Ödülleri'nde 8 dalda aday olan "Take on Me" bunların 6'sında ipi göğüslemeyi başarmıştı. Şurası rahatlıkla söylenebilir ki bu güzide video, üzerinden geçen 25 seneye ve teknolojideki akıl almaz gelişime rağmen, bugün bile insanı etkilemeyi başarıyor.

A-ha - Take on Me (1986)
Yönetmen: Steve Barron


7 Ağustos 2011 Pazar

Archers of Loaf - Icky Mettle (1993)


Superchunk ve Polvo gibi güzide grupların da memleketi olan Chapel Hill (North Carolina) menşeli Archers of Loaf, '90'lı yılların ortasına doğru kotardığı bu ilk albümüyle, indie sahnesinin dikkat çekici gruplarından biri hâline gelmeyi başarmıştı. Gitar ağırlıklı, son derece enerjik ve bol katmanlı bir müzik icra eden dörtlü, 2000 yılına kadar sürdürdüğü çalışmaları arasında bir daha bu seviyeye yaklaşan bir işe imza atamadı belki ama grubun konserler vermek amacıyla tekrar bir araya gelmesi üzerine yeniden piyasaya sürülen "Icky Mettle", hâlâ ilk günkü gibi yüksek kalite ve enerjiyle tınlıyor. Her ne kadar bazı dinleyiciler için biraz fazla gürültülü olsa da armoni zengini olan Archers of Loaf müziği, arayışlarını guitar-rock dediğimiz tarzın spekturumu içinde olabildiğine geniş bir alana yayarken, albümün bütününe sirayet etmiş bulunan tuhaf gerilim duygusu ve tahrip edilmiş sesler vasıtasıyla varmak istediği noktaya ulaşmayı başarıyor ve '90'lar indie peyzajına kalıcı bir imza atıyor.. 9/10

5 Ağustos 2011 Cuma

Best Music Videos Ever #10: Sledgehammer

"Genesis bünyesinden çıkan yegâne düzgün şey olan Peter Gabriel"ın kariyerindeki en popüler çalışması Sledgehammer, bu tip listelerde kendisine her daim sağlam bir yer bulmayı başarıyor. "Wallace and Gromit" ile "Brothers Quay" gibi ünlü animasyonların da yaratıcısı Aardman Stüdyoları tarafından Stephen R. Johnson'a yönettirilen video, stop-motion tekniğinin belki de dünyada tanınmasını sağlayan yapımlardan biri. Gerçi bu teknik, örneğin 1985'te Talking Heads hiti Road to Nowhere'in videosunda da kullanılmıştı ama söz konusu tekniğin hakkını daha iyi veren bir müzik videosu hiç yapılmadı desek yeridir. Üzerinden geçen 25 yıla rağmen hâlâ popülaritesini korumayı başarması da bunun kanıtı zaten. Hele de fırında pişmiş başsız hindilerin dans ettiği sahne, bir kez görenin aklından kolay kolay çıkmıyor, bunu özellikle belirtmek gerek. Gabriel'ın insan üstü zorluktaki çekim maceraları ile de ünlenen yapımın, MTV tarafından "kanal tarihinde en çok gösterilen video" olarak ilan edildiğini belirtirsek, herhalde önemi daha iyi anlaşılır. 1987 MTV Müzik Ödüllerinde 9 dalda ödül kazanan Sledgehammer, 2011 itibarıyla bu rekoru hâlâ elinde bulunduruyor.

Peter Gabriel - Sledgehammer (1986)
Yönetmen: Stephen R. Johnson